📘 قراءة كتاب Kendi Kaynaklarından C acirc fer icirc Şi icirc ve R acirc fiz icirc lerin İnan ccedil Esasları أونلاين
Bütün fiillerinden dolayı övülmeye layık olan yegâne
zat Allah’tır. Yaratılmışlar ise, övgüye değer fiillere sahip ol-
dukları gibi, yerilen fiillere de sahiptirler. Allah azze ve celle,
-biz, fiillerindeki derin hikmeti kavrayamasak ta- her yaptı-
ğından ötürü mutlak övgüye layıktır. O, bize merhamette bu-
lunup insanların ihtilaf ettiği şeylerde izniyle hakkı bulabile-
lim diye elçiler göndermiş ve onlarla birlikte kitaplar indir-
miştir. Bizi de bu elçilerin en şereflisi olan Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem’e ümmet yapmıştır. Bundan dolayı
O’na hamd olsun. Elçi -salât ve selam olsun O’na- risalet va-
zifesinin gereğini yerine getirmiş ve Allah O’nu, bizleri gecesi
de gündüzü gibi apaydınlık olan bir yol üzerinde bırakma-
dıkça aramızdan almamıştır. Allah’ın salât ve selamı O’nun
üzerine olsun.
Hamd ve salâttan sonra derim ki: Râfızîler denilen bu
sapkın fırkayı ve onların habis akîde ve amellerini reddetmek
tâ selef-i salihîn radıyallahu anhum zamanından beri sürege-
len bir çabadır. Bu çabanın gerekçesi: Rasûlullah’ın seçilmiş
sahabelerini onların yalan ve iftiralarından korumak ve sa-
habeyi korumanın zımnında, İslam akîdesini ve amellerini
bozulmaktan muhafaza etmektir. Bilindiği üzere sahabe
radıyallahu anhum Kitâb ve Hikmet’in bizimle rasûl arasın-
6 Caferî, Şiî ve Râfızîlerin
daki aracılarıdır. Dolayısıyla sahabeye saldırmak, onları ka-
firler, fasıklar veya güvenilmez kimseler olarak nitelemek
gerçekte onlar aracılığı ile gelen dini yok etme gayretidir.
Ehl-i Sünnet’in öncü imamı Ebû Zur‘a er-Râzî rahimehullah
şöyle demektedir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
ashabından herhangi birini aşağılayan bir kişi gördüğün za-
man bil ki o zındıktır. Çünkü bize göre Rasûl sallallahu aley-
hi ve sellem de haktır, Kur’an da haktır. Bu Kur’an ve Sünnet
ise bize ancak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in asha-
bının eliyle ulaşmıştır. Kitâb ve Sünnet’i iptal etmek için bi-
zim şahitlerimizi cerh etmek istiyorlar. Onların cerh edilme-
leri ise daha evladır. Onlar zındıktır.”1
İşte bundan dolayı
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat imamları Sahabe radıyallahu
anhum’un faziletlerinin kabul edilmesi ve onlar hakkında
saygılı davranılmasını Kitâb ve Sünnetteki, konuyla ilgili sa-
yılamayacak kadar deliller ile beyân etmiş, sahabeye buğz
etmeyi din edinmiş bu sapkın fırkayı reddetmişlerdir. Bu dö-
nemde verilen çabaların en büyüklerinden biri Ehl-i Sün-
net’in göz bebeği Ahmed b. Hanbel tarafından gerçekleştiril-
di: Kitâbu Fedâilu’s-Sahâbe2... Onun ardından hadis ve eser
ehli birbiri ardınca ya mustakil kitaplarla veya diğer tasnifle-
rindeki bölümlerle sahâbenin ve İslam’ın savunulmasında
görev almışlardır. Öyle ki sahâbenin menkıbe ve faziletlerini
1
el-Hatîb el-Bağdâdî, el-Kifâye s: 97
2
Vasıyyullah b. Muhammed Abbas tarafından tahkik edilerek
iki cilt halinde 1983’de Muessesetu’r-Risale tarafından basıl-
mıştır.
İNANÇ ESASLARI 7
içermeyen hadis tasnifi yok gibidir. Ehl-i Sünnet akîdesini
zabt eden imamlar da yazdıkları eserlerde mutlaka sahâbele-
rin fazilet ve üstünlüklerine işaret etmişlerdir. Zaten Ehl-i
Sünnet demek akîde, amel ve ahlakta Rasûlullah ve sahâbesi-
nin yolu üzerinde olmak değil midir? Sahâbe konusunu
mustakil olarak veya akîde ve hadis tasniflerinde zikreden
imamlar ve kitapları sayılamayacak kadar çoktur. Ehl-i Sün-
net tarihinde bu konuda yazılmış en kapsamlı eseri
Şeyhulislam İbn Teymiyye ortaya koymuştur. O, bu kitabını
Şiî İbnu’l-Mutahhar’ın Minhâcu’l-Kerâme isimli kitabına
reddiye olarak kaleme almış, Râfızî cephe adeta İbrahîm
aleyhisselam’ın keskin hücceti ile şaşkına dönen ve dili tutu-
lan Nemrud’a dönmüştür. Onun Minhâcu’s-Sunne isimli bu
eserini talebesi İmam Zehebî el-Munteka adıyla özetlemiştir.
Bu eser daha sonraki zamanlarda Râfızîler hakkında yazılan
eserlere kaynaklık etmiştir.
Şunu da bilmek gerekir ki bu imamlar zamanında
çok sayıda Şîa fırkası vardı. Bu fırkaların kimi küfür ve şirk
içindeyken kimi sadece sapıklık ve bid’ate muptela idiler.3
Dolayısıyla alimlerden bazılarında görülen Şiîleri kıble ehl-i
Müslümanlardan saymak görüşü sadece bid’atçi ve sapık Şiî-
lere hamledilir. Ayrıca o zamanlarda pek çok kimse açısın-
dan Şiîler akîdeleri ve amelleri ile tam gün yüzüne çıkmış de-
Şîa fırkaları için bkz: Makâlâtu’l-İslamiyyîn/Ebû’l-Hasen el-
Eş’arî. el-Eş’arî burada Şîayı Gâliye, Râfıza ve Zeydiyye şeklin-
de üç kısma ayırmakta her birinin alt fırkalarından, görüşle-
rinden ve ihtilaflarından bahsetmektedir.
8 Caferî, Şiî ve Râfızîlerin
ğillerdi. İlim ehlinden pek çoğu onlar hakkında mezhepler
tarihi ile ilgili yazılan bazı kitaplardan edindikleri bilgiyle ye-
tiniyorlardı. Akîdelerini ve amellerini gün yüzüne çıkaran
eserleri henüz ya teşekkül safhasında idi veya takıyye akîdele-
ri gereği bu eserleri Müslümanların arasında izhar etmiyor-
lardı. Bugün ise Mezhepler tarihi ile ilgili yazılan eserlerde
isimleri ve akîdeleri zikredilen –Zeydiyye ve İsmaîliyye gibi
birkaç grup hariç- Şîa fırkalarının birçoğu İsna Aşeriyye ya
da Ca
ğildir. Subhanallah! Basit bir görüş ayrılığı öyle mi!? Kabirle-
re hac etmeleri mi, oralarda kurbanlar kesmeleri mi, adaklar
adamaları mı, mezar taşlarına tapmaları mı, Ebû Bekir, Ömer
ve diğer sahabeye sövmeleri mi, muta nikahı adı altında zi-
nayı helal kılmaları mı, takıyye adı altında yalanı mubahlaş-
tırmaları mı, söyler misiniz bunların hangisi basit!?
Ümmetimizin Şiîlerin sapıklıklarını bilmemesi, onla-
rı korumasız bir hale getirmiş, bununda tabiî bir sonucu ola-
rak Râfızîlerin attıkları fitneler Müslümanları etkisi altına
almaya başlamıştır. İran Devletinin desteği ile Müslüman
memleketlerdeki Şiî azınlıklar kitaplar, broşürler, video ka-
setleri aracılığı ile bilinçlendirilmekte ve teşkilatlandırılmak-
tadır. Ehl-i Sünnet arasında yürüttükleri davet çalışmalarında
oldukça yavaş ve sinsice metodlarla sahâbe düşmanlığı, hadis
inkarı, Ehl-i Sünnet alimlerine düşmanlık gibi dini temelin-
den sarsacak bir yöntem izlemektedirler. Üzüntüyle söyle-
mek gerekirse onların bu faaliyetleri sonuç vermiş, Ehl-i
Sünnet olduğunu iddia eden bazı fasıklar Muaviye
radıyallahu anh, babası Ebû Sufyan radıyallahu anh, Amr
ibnu’l-As radıyallahu anh, Ebû Hureyre radıyallahu anh hat-
ta Osman b. Affan radıyallahu anh gibi bir çok sahâbe hak-
kında ileri-geri konuşmaya başlamıştır. Bunun gibi hadis ve
sünnetin inkarı fitnesini de Şîa var gücüyle körüklemektedir.
Ehl-i Sünnet uleması hakkında yaydıkları yalan ve iftiralar da
çalışmalarının üçüncü halkasını teşkil etmektedir. Şîa’nın
şirkî ve küfrî sapkınlığını ortaya koymak, özellikle Lüb-
nan’daki Hizbu’l-Lât ordusunun popülaritesinden faydalana-
rak Müslüman memleketleri kasıp kavuran Şiî davetçilerin
12 Caferî, Şiî ve Râfızîlerin
her yerde boy gösterdiği bu günlerde daha da önemlidir.
Cihad, dillerinden öteye geçmeyen bazı ashâb-ı lâklâk5
da yi-
ne bildiğimiz şu “Şiî-Sünnî kardeştir” terânesine başladılar.
Hele bazıları iyice haddini aşıp Şiîlerin faziletlerini sayıp
dökmeye koyuldu. Bilmem ki! Acaba bu kadar yol kesici
deccal arasında yaktığımız şu meşale fayda verecek mi? Aca-
ba birileri Şîa’nın Müslümanlarla kardeş olmadığını fark
edecek mi? Gayret bizden Tevfik Allah’tan...
Bunlar, din namına bir takım vehim ve kuruntulardan başka
bir şey bilmeyen gazeteci-yazarlardır. Bunlardan biri, müstear
isimlerin ardına gizlenen Mustafa İslamoğlu’dur. O, Irak’ın
Tağutu, büyük şeytan Sistanî için bir gazetedeki köşesinde
“Büyük Âyetullah” ifadesini kullanmıştır. Sistânî’nin, bir put-
perest olduğunu ve çürümüş kemiklere tapmaya çağırdığını
bilmiyor mu dersiniz? Irak’taki gerçekleri kavrayabilmekten
insanların en uzağı olan bu hamâkat sahibi yazar, güya
Irak’taki Şiî-Sünnî çatışmasını, (artık bu da ne oluyorsa!) bu
adamın önlediğini yazıyordu. Bu yazıyla Sistânî’nin şeytanî
yüzünü sevimli yapmaya çalışıyor, Ehl-i Sünnet’in gönüllerini
ona yöneltmek istiyordu. Vallahi Irak’taki gerçek onun dediği
gibi olsaydı da bizim Sistânî’ye düşmanlığımız bitecek değildi.
Çünkü bizim dostluğumuzun ve düşmanlığımızın ekseninde;
bu gazetecinin, isimlerine değil ama mahiyet ve hakikatlerine
oldukça yabancı olduğu iki şey var: Tevhid ve Sünnet.
Dinleri, takiyye adı altında yalanı mübahlaştırmak olan şiîlerin aldatıcı şüpheleri, hiçbir ilmî donanımları olmayan avamı ve ilim ehli olduğu zannedilen bazı kimseleri tuzağa düşürmüştür.
سنة النشر : 2007م / 1428هـ .
حجم الكتاب عند التحميل : 535.8 كيلوبايت .
نوع الكتاب : pdf.
عداد القراءة:
اذا اعجبك الكتاب فضلاً اضغط على أعجبني و يمكنك تحميله من هنا:
شكرًا لمساهمتكم
شكراً لمساهمتكم معنا في الإرتقاء بمستوى المكتبة ، يمكنكم االتبليغ عن اخطاء او سوء اختيار للكتب وتصنيفها ومحتواها ، أو كتاب يُمنع نشره ، او محمي بحقوق طبع ونشر ، فضلاً قم بالتبليغ عن الكتاب المُخالف:
قبل تحميل الكتاب ..
يجب ان يتوفر لديكم برنامج تشغيل وقراءة ملفات pdf
يمكن تحميلة من هنا 'http://get.adobe.com/reader/'